Pazarda olmayan, rekabetin içerisinde yer almayan, inovatif, farklı ama kullananların mutfaktaki hayatlarını kolaylaştıracak, pratik ve sofralara lezzet katacak ürünler geliştirmek hedefiyle yola çıkan ve sektördeki ürünleriyle fark yaratmayı başaran Chef Seasons, ürün gamında tuzdan çeşniye, baharat karışımlarından marinasyona, sıvı sostan salata soslarına kadar 2 binin üzerinde ürün, 7 binin üzerinde reçeteye sahip. Bünyesindeki pek çok ürün grubundan biri olan Mood+ kategorisiyle de çok özel ürünler sunan firma, lezzetli beslenme kültürüne aşina, aynı zamanda beden ve mental sağlığına önem veren, özellikle mental sağlık problemi yaşayan ve yemek, salata tüketiminde lezzet ve sağlık kriterlerine değer veren tüketicileri hedef alıyor. Chef Seasons Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Burçin Özdaryal ile markanın çalışmalarını ve Mood+ ürün gamını konuştuk.
Chef Seasons ne zaman ve hangi fikirle yola çıktı?
Bu fikir, 2004-2005 gibi ortaya çıktı. Şirketin kurucusu Burak Hucuptan, o dönem Tariş Zeytin’de yürüttüğü bir projede görmüş olduğu pazardaki fırsatlardan yola çıkarak böyle bir fikir geliştirdi. Ama bu fikrin fiiliyata geçmesi ve ilk şirket kuruluşu 2007 yılında gerçekleşti. Bu fikirdeki temel düşünce pazarda olmayan, rekabetin içerisinde yer almayan, inovatif, farklı ama kullananların mutfaktaki hayatlarını kolaylaştıracak, pratik ve sofralarına lezzet katacak ürünler geliştirmekti.
Bugünlere gelinirken, nasıl bir yol izlendi, ne gibi yatırımlar yapıldı?
Bu tabii ki tek bir cevabı olan bir soru değil. Şirketin temel farklılığı ve aslında kuruluş amacı inovatif, pazarda olmayan, katma değeri yüksek ürünleri üretmekti. Bu sebeple şirket kurulduğu ilk günden itibaren bünyesinde Ar-Ge departmanı bulundurmuştur. Chef Seasons’ın en önemli değerlerinden bir tanesi yeniliğe olan iştahıdır. Biz pazarda bulunan standartlaşmış lezzetler ya da ürünler üretmek için kurulan bir şirket değiliz. Bizim nihai amaçlarımızdan bir tanesi dünyada gıda trendlerini tahminleyen ve hatta onun ötesinde belirleyen lider firmalardan biri olabilmek, ki geldiğimiz noktada beş yıldır yayınlamakta olduğumuz ‘trend raporumuz’un sektörün en önemli oyuncularından takip edildiğini bilmemiz bizim bu hedefe yakın olduğumuzun bir kanıtıdır. Şirketin kuruluşundan beri elbetteki bina, makina vb. birçok yatırım yapıldı ama esas yatırım markaya yapılan yatırımdı. Ar-Ge departmanına yapılan yatırımın yanı sıra markaya, pazarlamaya, tasarıma ilk üretilen üründen itibaren yatırım yapılmaktadır. Ayrıca kurulduğu ilk yıllardan itibaren bünyesinde şirketin dijital dönüşümünü tamamlayacak ve teknolojik alt yapısını sağlamlaştıracak yazılım departmanının bulunması yani teknolojiye yapılan yatırım ve elbette beşeri kaynağımıza yani çalışan arkadaşlarımıza yapılan yatırımlar makine ve bina yatırımlarımızdan çok daha önemlidir.
Üretimleriniz nerede yapılıyor, biraz üretim yapınızdan bahseder misiniz?
Üretimimizi İzmir, Menderes’te yer alan ITOB Organize Sanayi bölgesinde bulunan 5 bin metrekare kapalı alana sahip olan fabrikamızda yapıyoruz. Ancak bu ay içerisinde aynı bölgede, hatta yan parselimizde 3500 metrekare kapalı alana sahip ikinci fabrikamızı da hizmete açıyoruz. Bu sayede kuru ürün üretimi ile sıvı ürün, yani sos üretimini fiziksel olarak da birbirinden ayırmış oluyoruz. Üretim; her kademesinde sistemsel olarak kendini kontrol eden ve yanlış ürün üretmeyi reçetenin dışına çıkmayı tamamen engelleyen bir yapıda işliyor. Tamamen kendi ihtiyaçlarımıza uygun olarak tasarlanmış ve sistemde olabilecek her türlü aksiliği ya da aksaklığı engelleyecek şekilde tasarlanan yazılımımız ile ürünlerimiz hatasız bir şekilde üretim sürecini tamamlıyor. Bu yazılım ile hammadde kabulünden başlayarak her aşamada bütün hammadde ve yardımcı madde kontrolleri tamamen üretim reçetelerine uygun olarak yapılıyor ve ürün hatasız bir şekilde üretilmiş oluyor.
Ürün gamınızda hangi başlıklarda, ne gibi ürünler yer alıyor?
Ürün gamımızda tuzdan çeşniye, baharat karışımlarından marinasyona, sıvı sostan salata soslarına 2 binin üzerinde ürün, 7 binin üzerinde reçetemiz bulunmaktadır.
“Günümüzde sağlıklı yaşam trendleri ya da wellness olarak adlandırılan kategori altı ana başlıkta toplanıyor; Betterhealth, BetterFitness, BetterNutrition, Betterappearance, BetterSleep, Bettermindfulness ve biz Mood + ile bunların tamamına dokunmayı hedefliyoruz.”
Ürün geliştirme konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz, Ar-Ge ekibiniz nasıl bir yapıya sahip?
Ürün geliştirirken dikkat ettiğimiz en önemli husus öncelikle ya ürün ya kullanım ya da ambalaj olarak mutlaka inovatif bir ürün olması. Bir ürün geliştirilirken öncelikle bu ürünün hangi ihtiyaca hitap edeceği, yenilik olarak neyi vaat edeceği, hedef pazarları, tasarımı, fiyat yapısı ve elbette lezzeti konusunda bazı kriterlerimiz mevcut. Tüm bunlar şekillendiğinde ilk Ar-Ge çalışmalarının yapılması, ürünlerin ortaya çıkması süreçleri var. İki executive chef, mikro biyolog ve gıda mühendisinden oluşan Ar-Ge departmanımızda ortaya çıkan ürünler kendi network’ümüzde bulunan 12 uluslararası şeften uygun olanları ile paylaşılarak son rötuşların yapılması sağlanır ve ürün nihai halini alır.
Mood+ ürün gamından bahseder misiniz? Mood+ ürüleri neler hedeflediniz?
Günümüzde sağlıklı yaşam trendleri ya da wellness olarak adlandırılan kategori altı ana başlıkta toplanıyor; Betterhealth, BetterFitness, BetterNutrition, Betterappearance, BetterSleep, Bettermindfulness ve biz Mood + ile bunların tamamına dokunmayı hedefliyoruz. İçinde bulunduğumuz pandeminin de etkisi ile sosyalleşemeyen insanların psikolojik ve mental olarak hasar gördükleri bir dönemden geçiyoruz. Mood+ kategorisi ile aslında; lezzetli beslenme kültürüne aşina ve aynı zamanda beden ve mental sağlığına önem ve özen gösteren tüketiciler ve özellikle mental sağlık problemi yaşayan ve yemek ve salata tüketiminde lezzetli ve sağlıklı kriterlerine değer veren tüketicileri hedef alarak bu tüketicilere bir fayda sağlamayı hedefliyoruz.
Mood+ ürünleri nasıl doğdu, üretim süreci nasıl gerçekleşti?
Aslında bu konu, şirketin çalışanlarına nasıl bir bakış açısına sahip olduğuyla alakalı enteresan bir örneği içinde barındırıyor. Bu fikir, yaz döneminde şirketimize staj yapmak için gelen bir arkadaşımızın fikriydi. Ama bizim açımızdan da tüm çalışanlarımıza, hatta stajyerlerimize bile nasıl yaklaştığımızı, onlara karşı nasıl bir bakış açısına sahip olduğumuzu göstermesi açısından önemli bir örnek olduğunu düşünüyorum. Ekim ayında düzenlenen Almanya’daki dünyanın en büyük gıda fuarı olan Anuga fuarı öncesinde şirket içerisinde yeni ürün fikirleri ile ilgili herkesin fikirlerini sormuştuk. Ve başka değerli fikirlerin yanı sıra Mood+ fikri bu stajyer arkadaşımızdan çıktı.
“Mood+ kategorisi ile aslında; lezzetli beslenme kültürüne aşina ve aynı zamanda beden ve mental sağlığına önem ve özen gösteren tüketiciler ve özellikle mental sağlık problemi yaşayan ve yemek ve salata tüketiminde lezzetli ve sağlıklı kriterlerine değer veren tüketicileri hedef alarak bu tüketicilere bir fayda sağlamayı hedefliyoruz.”
Pandeminin iki yıldır insanlar üzerinde bıraktığı psikolojik etkilerden yola çıkarak insanların modlarını biraz daha yukarıya çekebilecek psikolojik ve mental olarak onlara iyi gelecek içeriklere sahip ürünlerin üretilmesi ile alakalı bir fikir önerdi. Ve biz de Chef Seasons olarak tüm kaynaklarımızla, ilgili tüm departmanlarımızla bu fikrin meyve vermesi için her türlü çalışmayı yaptık. Yani projenin ya da fikrin kimden geldiği gerçekten içimizdeki yapıda hiç önemli değil son derece demokratik ve eşitlikçi bir bakış açısıyla fikir güzel olduğu taktirde o fikrin hayata geçmesi için tüm olanakları kullanan bir yapımız var.
Mood+ ürünlerine tüketicilerin ilgisi nasıl?
Bu ürünü geçtiğimiz ay Almanya Anuga fuarında lanse ettik ve yaklaşım son derece olumluydu. İlgiden çok memnunuz.
Mood+ bundan sonrasında ne gibi yenilikler eklenebilir, neler planlıyorsunuz?
“Wow, each and every time”, yani “Her seferinde şaşırtmak” bizim şirket değerlerimiz içinde yer alıyor. O yüzden şimdilik birşey söylemeyelim ki sürprizi kaçmasın. Ama şaşırtmaya ya da “wow” dedirtmeye devam edeceğiz, bundan bir şüpheniz olmasın.